Beyşehir'in Demografik Yapısı
Beyşehir’in nüfusu hakkında ilk önemli tahminler, kentin Osmanlı hâkimiyetinde bulunduğu XVI. yüzyıl ve sonraki dönemlere aittir. Osmanlı öncesi nüfus yapısı için maalesef düzenli bir kaynak serisinden bahsetmek mümkün değildir. Ancak döneme ait az sayıdaki kaynaklardan hareketle bazı tahminler yürütmek mümkündür. İbn Fazlullah, Katibiyyi Dımeşki diye şöhret bulan ve asıl adı Kirmanlı Şihabüddin ibn Yahya ibn Muhammed’in, XIII. yüzyılın sonunda yazdığı Mesalikü’l-Ebsar ve fi Memalikü’l-Emsar adlı eserde Eşrefoğulları için şu bilgiler nakledilmektedir: “Eşrefoğlunun memleketi ve mevkiine gelince: Rum ülkesinin kuzeyinde bulunan bu beyliğin, batısında Dündaroğullarının, güneyinde Karamanoğlu’nun, doğusunda ve kuzeyinde Cengiz Han hanedanının toprakları vardır. Beyliğin başşehri Beyşehri’dir. Askeri 70.000 atlıdır. Bu beylik sınırları içinde 65 şehir 155 köy vardır. Şimdiye kadar da müstakildi. Timurtaş bu ülkenin sahibini tuttu. Gözünü oymak ve kulağını kesmek gibi türlü işkence yaparak öldürdü” (Yücel 1980: 188; Çaycı 1993:16).
Burada Eşrefoğlu Beyliği’nin asker sayısının 70.000 olarak belirtilmesi hayli çarpıcıdır. Diğer taraftan Karamanoğulları dönemine büyük oranda ışık tutan Şikari’nin eserinde ise İsmail Ağa’nın Beyşehir yöresinde hüküm sürdüğü XIV. yüzyılda emrindeki 6000 Tatarla Karamanoğulları Beyliği’nin hizmetine girdiğini ifade edilmektedir (Şikari 1946: 31; Konyalı 1991: 261; Çiftçioğlu 2002:3). Bütün bu rakamlar abartılı gibi görünse de bu dönemde Beyşehir’in beylik merkezi olarak ciddi bir nüfusa sahip olduğu düşünülebilir. Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından kurulan Beyşehir, Eşrefoğulları Beyliği’nin başkenti olarak, beyliğe tâbi diğer bazı şehirlere nazaran daha fazla nüfusa sahip olmalıdır. Zira bu şehir, sivil halkın yanında, yönetim merkezi olmasından dolayı yönetici–askerî zümreyi de bünyesinde barındırmaktadır. Fakat adı geçen dönemde Beyşehir Kenti’nde yaşayan nüfusun miktarı hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Bazı araştırmacılar Ortaçağ şehirlerinin, ekonomik verileri (Togan 1942: 24), kapladığı coğrafi alan ile cami ve mescitlerin ortalama mekânsal büyüklükleri (Baykara 1998: 71) ve dönemin tarihi kayıtlarından ha dönemine tarihlenen mescidin (her mescidin ortalama 50-70 kişi) alabileceği toplam cemaat kapasitesini 5 katsayısı ile çarparak bir değer elde edilebilir. Eşrefoğulları döneminde inşa edilen Eşrefoğlu Camii’nin kapasitesi de bize kentin o dönemdeki nüfusu hakkında fikir verecektir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan Eşrefoğlu Cami güney cephede 31.80, batı cephede 46.55 metre uzunluğunda olup 1.480 m² alan üzerinde yer almaktadır (Efe 2013:51). Mahfiller de dikkate alındığında caminin en azından 1.500 kişilik olduğu söylenebilir. Buradan hareketle Ortaçağ kentlerinin nüfusunun hesaplanmasında kentin Ulu Cami’sinin bir ölçü olarak kullanıldığı göz önüne alınarak, Beyşehir Kenti’nin 7.500 civarında bir nüfusa sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Eşrefoğlu Süleyman Bey Cami dışında, Hacı Armağan Şah Cami ve Subaşı Mescidi'nin de o döneme ait olduğu düşünüldüğünde nüfusu daha da artırmak mümkündür. Eşrefoğlu Beyliği’nin sona ermesiyle birlikte Beyşehir ve çevresinde yaşanan hâkimiyet mücadeleleri sürecinde Beyşehir Kenti’nin önemli oranda nüfus kaybettiği anlaşılmaktadır. Kentin beylik merkezi olma özelliğini kaybetmesi ve uzun süre Karamanoğlu-Osmanlı mücadelelerinin yaşandığı bir kent halinde bulunması şüphesiz bu durumda oldukça etkili olmuştur. Kentin Osmanlı hâkimiyetine geçişi süreci de oldukça uzun bir süreç halinde gerçekleşmiştir. Osmanlı döneminin nüfus tahminlerinde esas alınan vergi kayıtları, Selçuklu ve Beylikler devirleriyle kıyaslanamayacak kadar sistematiktir (Yörük 2008:172).
Beyşehir ve çevresi ile ilgili yapılan çalışmalarda, Osmanlı dönemi Beyşehir kent merkezi nüfusu ile ilgili tahminler yapılmıştır. Osmanlı dönemine ilişkin ilk nüfus tahminlerine göre, Beyşehir’in kent merkezi nüfusu, 1507 yılında 269 hane, yani yaklaşık 1.350 kişiden ibarettir. Şehir nüfusu, 1518–1524 yılları arasında 1.700’den 1.900’e yükselmiş, 1584’de 3.000’i (603 hane) aşmıştır. Bu durum şehir nüfusunun XVI. yüzyıl başlarından itibaren artmaya başladığını gösteriyorsa da yüzyılın sonlarından itibaren nüfus miktarında önemli bir düşüş başlamıştır. Nitekim bu düşüşler sonucunda, şehirde 1641 yılında 222 hane, yani yaklaşık 1.110 kişi kalmıştır (Erdoğru 1992:85). Bu düşüşün çeşitli nedenlerden kaynaklanma ihtimali mevcutsa da salgın hastalıklardan kaynaklandığı düşünülebilir. 1565 yılında Karaman Vilâyeti’nin büyük bir kısmında veba salgını görülmekteydi. Bu durum bu tarihlere ait bir mühimme defterinde “ Vilâyet-i Karaman’ın bir tarafın tâ’ûn tutup niçe evler kapatıp sahipleri tâ’ûndan helâk olup<” şeklinde ifade edilmektedir3 1830–1831 yılında yapılan Osmanlı Devleti’nin ilk nüfus sayımına göre şehirde 239 hane, 831 erkek nüfus bulunuyordu (Karal 1997:203). Erkek nüfus kadar kadın nüfusu olduğu düşünülerek yapılacak bir hesaplamada, 1831 yılında Beyşehir kent merkezi nüfusunun en azından 1.662 olduğu söylenebilir. 1840 yılı temettuat defterlerinde yer alan verilere göre şehrin nüfusu, 353 haneye, yani yaklaşık 1.765 kişiye ulaşmış olmalıdır (BOA ML.VRD.TMT 9821:1256/1840). Temettuat defterlerinin hane esasına göre düzenlenmekle beraber nüfus tespiti yapma amacını taşımadığı için nüfus tahminleri açısından nüfus defterlerindeki veriler kadar isabetli değildir. 1844 tarihli nüfus defterindeki kayıtlara göre ise kaza merkezinde 395 hanede 911’i erkek yaklaşık 1.822 kişi ikamet etmektedir. Bu tarihte kentin en kalabalık mahallesi İçerişehir’deki Cami mahallesidir. 167 hanenin bulunduğu mahallede 423 erkek nüfus bulunmaktadır. Onu 123 hane ve 265 erkek nüfus ile Hacı Armağan, 61 hane ve 135 erkek nüfus ile Orta (Evsat), 43 hane ve 88 erkek nüfus ile Dalyan Mahallesi takip etmektedir (BOA, NFS. d 3315).reketle bir takım nüfus tahminlerinde bulunmuşlardır (Özcan 2005: 176-179). Mescitlerin mahalle merkezlerini oluşturduğu düşüncesiyle, Eşrefoğulları Beyşehir Kent nüfusu 1873 yılına gelindiğinde ise 403 haneye, yaklaşık 2.000 kişiye ulaşmıştır (Konya Vilâyeti Salnamesi 1290/1873:147)4 . Şemseddin Sami, H. 1306 /M. 1888-1889 yılında yayımladığı ilk Türkçe Ansiklopedi olan “Kamusu’l-Alam” adlı eserinin 2. cildinde Beyşehir bahsinde “Cümlesi Müslim olmak üzere 2.000 kadar ahalisi vardır” demektedir (Şemseddin Sami 1306: 1334). Nitekim Ali Cevad da, H. 1313/M. 1895-1896 yılında yayımladığı, Memalik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lügatı isimli eserinde Beyşehir ve çevresi hakkında uzun uzun bilgiler vermiş ve “Derun-ı kasabada iki bin kadar nüfus vardır” demiştir (Ali Cevad 1313: 187). Şehir nüfusu, 1883 yılında 394 hane (Konya Vilayeti Salnamesi H.1300 217), 1899 yılında 409 hane (Muşmal 2005: 87; Erdoğru 1992:85) ve şehir merkezine iskân edilen Çeçenlerin de sayıma dâhil edildiğini düşündüğümüz 1906 yılında ise 600 hane, yani kabaca 3.000 kişiye ulaşmıştır (Konya Vilâyeti Sâlnâmesi 1322/1906: 296). 1922 yılında yayımlanan Türkiye’nin Sıhhî ve İçtimaî Coğrafyası Konya Vilayeti isimli eserde Beyşehir merkezde yer alan mahallelerde hane sayısı, kadın ve erkek nüfusu ayrı ayrı verilmiştir. Buna göre İçerişehir Mahallesi’nde 180 hane, 357 kadın ve 338 erkek; Hacı Armağan Mahallesi’nde 117 hane 259 kadın ve 249 erkek; Evsat Mahallesi’nde 86 hane 201 kadın ve 190 erkek; Dalyan Mahallesi’nde 45 hane, 103 kadın ve 91 erkek; Hamidiye Mahallesi’nde 75 hane, 173 kadın ve 149 erkek, toplamda 503 hanede 1093 kadın, 1017 erkek toplam 2.110 nüfus yaşamaktadır (Dr. Nazmi 1922:148). Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan uzun bir süre sonra dahi kent merkezi nüfusu yeterli düzeyde gelişememiştir. Kent merkezi nüfusu 1927 yılında 2.578’dir (Alperen 2001:117; Erdoğru 1992: 85). 1933 yılında ise kent merkezinde 872 hanede, 1604 kadın, 1574 erkek olmak üzere toplam 3.178 nüfus bulunmaktadır (Yavuz 1934: 8). Buna göre İçerişehir Mahallesi’nde 247 hane, 564 kadın ve 552 erkek, 1116 kişi; Hacı Armağan Mahallesi’nde 223 hane, 398 kadın ve 372 erkek, 770 kişi; Evsat Mahallesi’nde 205 hane, 341 kadın 285 erkek, 626 kişi; Dalyan Mahallesi’nde 69 hane 103 kadın ve 169 erkek, 272 kişi; Hamidiye Mahallesi’nde 128 hane 198 kadın ve 196 erkek 394 kişi yaşamaktadır (Yavuz 1934:65). 1940 nüfus sayımına göre ise, şehirde 1496 erkek, 1451 kadın olmak üzere 2.947 nüfus bulunmaktadır (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İstatistik Umum Müdürlüğü 1940 Genel Nüfus Sayımı 1944:414). 1945 yılında 2.894, 1950’de 3.173, 1960’da 5.833, 1970’de 8.980, 1975’de 14.116, 1980’de 15.359 1985’de 21.241 olan kent nüfusu 1990 yılında 30.412’e ulaşmıştır (Alperen 2001:117; Erdoğru 1992: 85). Adrese dayalı nüfus sayımına göre Beyşehir kent nüfusu 2007 yılında 32.799’dur (Tapur 2010: 115-133).
Eşrefoğulları döneminde Beyşehir Kenti’nde gayrimüslim nüfus bulunduğuna dair herhangi bir kayda tesadüf edilmemiştir. Osmanlı arşiv belgeleri de Beyşehir ve çevresinde Rum veya Ermenilerin ciddi bir nüfusa sahip olmadığını göstermektedir. Bölgede yaşayan gayrimüslimlerin niceliği konusunda ilk önemli tahminler yine XVI. yüzyıla aittir. XVI. yüzyılın ilk yarısında, şehir merkezinde gayrimüslim bulunmamasına rağmen Beyşehir Kazası içerisinde; Kıstıfan, Davgana, Mada, Kesi, Girapa (Akburun) ve Mili köylerinde Müslümanların yanında Hıristiyanlar da mevcuttur. Daha sonraki yıllarda bunların büyük bir kısmının Müslüman olduğu ve 1584 yılında Kıstıfan ve Akburun’da tespit edilen çok az sayıdaki gayrimüslim nüfusun kendi köylerinde ziraatla uğraştığı bilinmektedir (Erdoğru 1998: 73-79). 1831 nüfus sayımında Beyşehir Sancağı’nda 27 hane gayrimüslim bulunduğu, bu hanelere 36 yetişkin ile 16 küçük erkek kaydedildiği anlaşılmaktadır (Karal 1997:114; Osmanlı İmparatorluğu’nun Nüfusu 2003:23). Yine Karaman Eyaleti sancaklarına ait 1832 tarihli cizye defterine göre, Beyşehir Sancağı’nda sadece Bozkır Kazası’nda 22 evsât ve 8 edna kaydıyla oldukça az sayıda gayrimüslim bulunmaktadır.
Bu kayıtlara göre Beyşehir Kazası merkezinde veya kırsalında ise hiç gayrimüslim bulunmamaktadır (BOA, C. ML. 17819, 8 C 1248/ 2 Kasım 1832). Konya Vilayeti Salnamelerinde ise, Beyşehir Kazası dâhilinde köylerde 1883 yılında sadece 29 Rum ve 6 Ermeni bulunduğu görülmüş (Konya Vilâyeti Sâlnâmesi 1300/1883:214); bölgede yaşayan Rum ve Ermeni erkeklerin sayısının 1906 yılında 50’yi bile bulmadığı anlaşılmıştır. Aynı tarihte Hıristiyan kadınların sayısı ise 52’dir (Konya Vilâyet Sâlnâmesi 1322/1906:265). Bütün bu veriler, XIX. yüzyılda, Beyşehir ve çevresinde Rum veya Ermenilerin ciddi bir nüfusa sahip olmadığını göstermektedir.